1 Temmuz 2015 Çarşamba

Hududu Bekleyen Göz

“İki göz vardır, onlara ateş değmez: Allah için ağlayan göz ile Allah için hudut bekleyen göz” Tirmizi

Hudut; Allah’ın bize verdiği bizim de sahip olduğumuz şeylerin sınırıdır.
Nefsimiz, ailemiz, çocuklarımız, kazancımız, işimiz, paramız, ahlakımız, elimiz, dilimiz, gözümüz, ilişkilerimiz…vs Bunların hepsinde bizim hudutlarımız vardır. Bunlarda hududu olmayanın Allah katında yeri yok zaten.
Mü’min kul bunların her biri için bir nöbetçidir. Hudut görevlisi gibi endişeli, hudut görevlisi gibi dikkatlidir. Her tehlikeyi gözetleyen uyanık bir gözle bakar durur.
Hudut görevlisi rahat davranamaz, hudut görevlisi boş veremez, hudut görevlisi işini başkasına emanet edemez.
Mü’min nefsinin etrafında dolaşan tehlikelere karşı kendini kollar tedbir alır. Eğlence arzusunu bir kenara çeker. Öncelik nefsin sadeliğini, fıtrîliğini korumaktır.
Mü’min ailesini, çocuğunu, neslini dışarıdan gelecek her türlü fitne ve günah unsurlarına karşı korumaya çalışır. On kuşak sonrasında bile şeytanın müdahalesinden korkar 10 kuşak sonrasını koruyacak tedbirler alır.
Mü’min kazancının biçimini ve mahiyetini hep süzgeçten geçirerek haramın kazancına dahil olmasına mani olur. Müminin haram endişesi kazanma endişesinden daha büyüktür. Bu yüzden kazancında en ufak bir haram hareketi olsa alıcı kuşlar gibi onu takip eder. Zira bilerek yenen bir haramın 10 kuşak sonrasını tahrip edecek boşluklar oluşturduğunu bilir. Kazancını, keyfiyete ve şımarıklığa telef ettirmez, kendisi ve ailesi için ve kazancında hakkı olanların geleceği için kullanır.
Mü’min ahlaklıdır. İnsanların ve şeytanların, ahlakını bozacak, iffetini bozacak işlerine meyletmez, onlardan gelebilecek tehlikelere karşı sabırla, namazla rabbinden yardım ister. Okuduğu önemli bir haberin bile kenarına küçücük ahlaksız bir görüntünün ya da ifadenin iliştirilerek iffetine zarar verebileceğini bilerek okur haberini. Kulağına gelen bir nağme ya da sözün ruhunu atalete, isyana, karamsarlığa ve hissizliğe itmesinden endişe ederek o şeye kulağını tıkar.
Mü’min ilişkilerinde attığı her adımı, konuştuğu her sözü hesap eder. Kurduğu ilişkiler nedeniyle kine, nefrete, öfkeye, zillete, düşmanlığa, sapkınlığa vs. düşmekten Allah’a sığınır. Gerekirse çok gülmez, gerekirse herkese gülücük dağıtmaz, gerekirse sınırlar çizer, her lafın ardından gitmez ki böylece saydığımız bu facialar onun hudutlarını aşıp hayatını ipotek altına alacak olumsuzluklar yaşatmasın.
Kısaca mü’min hudut görevlisidir. Sahibi olduğu şeylerin ve Allah’ın emanet ettiği şeylerin hududunu koruduğu sürece ateşten uzaktır inşallah. Bu dert üzere “ölürse de kıyamet gününe kadar bu ameli işler gibi ecir kazanacaktır inşallah”
Mümin hudutlarını koruyabildiği kadar güçlüdür.
Mü’min hudutlarını koruyabildiği kadar huzurludur.
Mü’min hudutlarını koruyabildiği kadar Allah’ın garantisindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder