12 Ağustos 2016 Cuma

Her Yılanı Yok Edecek Bir Kuş Mutlaka Gelecektir

(2012 yılında Yenigün Gazetesine yazdığım yazı)
Kabe’nin yıkılmış duvarı üzerine yerleşip de yeniden imar edilmesine mani olan koca yılanın hikayesini bilir misiniz? Peygamber (as)’ın peygamberliğinden önceki döneme ait olan bir olaydır. Peygamber (as) bu dönemde yaklaşık 35 yaşlarındadır. Mekkeliler bir gün olur Kabe’nin yıkılmış dökülmüş haline son verip yeniden inşa etmek isterler. Niyetleri gerçekten halistir. Cidde tarafında batan bir gemide inşa işine yarayacak malzemeler vardır. Onlar hemen getirilir. Mısırlı bir yapı ustasının gözetiminde inşa işlemi yapılacaktır. Yapılacaktır yapılmasına ama önce Kabe’nin yıkılması gerekmektedir. Fakat kimse cesaret edememektedir. Kabe gibi bir yer yıkılır da O’nun sahibi bedel ödetmez mi? Bu korku ile işin yürümeyeceğini görenler yapmak istedikleri şeyde azimli çıkarlar ve yıkım işlemine karar verirler. Fakat ertesi gün onları bir sürpriz beklemektedir. Kabe’nin duvarına kocaman bir yılan yerleşmiş ve kimseyi de yaklaştırmamaktadır. Yılan günlerce orada durur. En sonunda Makam-ı İbrahim’de tüm samimiyetleriyle Allah’a yönelirler ve derler ki; “Ey bu Kabe’nin sahibi olan Allah! Eğer Beyt'inin (Evinin) yıkılıp yeniden yapılmasına razı isen, onu tamamlattır ve başımıza gelen şu müşkil durumdan bizi kurtar, bu yılanı uzaklaştır.” Kabe’nin sahibi olan Allah duaya icabet eder ve o koca yılanı kaldırıp götürecek daha büyük ve daha güçlü bir kuşu ona musallat eder. O iri kuş pençelerini yılana batırır ve kaldırıp götürür. Rivayete göre az ilerdeki Hacun’a götürür bırakır. Ve müşkil durumdan kurtulurlar. Allah yollarını açmıştır artık. Dualarına icabet edilince Mekkeliler çok sevinirler. Ve Ebu Vehb bin Mahzum ayağa kalkar der ki; "Ey Kureyş cemaatı! Kabe'nin inşaatına, kazancınızın temiz ve helal olmayanını sokmayın! Ona, ne fahişe başlığı, ne faiz parası, ne de herhangi bir kimseden haksız olarak alınmış olan para kabul edilmeyecek!" der. Ve Kabe yeniden inşa edilir. Peygamber (as) da bizzat amcasıyla birlikte taş taşımıştır. Hacerül Esved taşının Peygamber (as) tarafından Kabe’ye konulması olayı da bu yeniden inşa çalışmasından hemen sonradır.
Anlattığımız olay sahih mi, değil mi tetkikini yapmayacağız. Olaydan ne istifade ederiz ona bakacağız.
Gelelim ne istifade ettiğimize.
Eğer bir şey yapacaksak şunlara mutlaka dikkat etmek gerekiyor;
Gönülden isteyeceksin.
Halis bir niyetin olacak.
 Malzemen hazır olacak.
Harcına haram-yalan karıştırmayacaksın.
Gayretli olacaksın.
Allah senin gayretini görecek.
Bazen bir şey yapmak istersin her şeyi tamamlarsın ama yapmak istediğin şey olmaz; bir yerlere, bir şeylere takılır. Bir adım atamazsın. Her şey hazırdır, ortam hazırdır, yapılmak istenen şeyin de zamanı gelmiştir ama oturur kalırsın yerinde. Zira senin yapmak istediğin şeyin olmasını istemeyen güç onun başına oturur ve geleni korkutur. Ümit edersin acaba biraz vakit geçince yapabilir miyim? diye. Fakat o hep aynı yerdedir ve her zamanki haliyle tehlikeli olmaya devam etmektedir. Ne zaman bir gayretle yeniden hareket etsen o hep sana varlığını gösterir. Gücü senden fazladır ve onu korkutamazsın. Her geçen gün ümidin tükenir ama bir taraftan da ondan daha büyük bir gücün gelip onu bulunduğu yerden kaldıracağını da hep ümit edersin. Eğer sen üzerine düşen her şeyi yapmışsan ve aciz durumdaysan Allah’a samimi bir şekilde yöneleceksin. Ve inan bundan sonrası senin ellerinle dokunduğun kadar gerçek şekilde sana dönecektir. Allah’ın bir insanın istek ve talebine nasıl karşılık verdiğine tüm bedenin ve ruhunla şahit olacaksın. Kötü olanın senin çabanla kalktığını göreceksin. Ya da iyi olanı yapmanın erdemiyle hazlanacaksın. Kötülüğün devamını isteyen ya da iyi şeye mani olan etken (ne ise) eğer senden daha güçlü ve yıldırılamaz ise Allah’ın sana ondan daha büyük bir güçle yardım ettiğine şahit olacaksın. Bu senin halis niyetinle başlayacaktır. İyiliklerin başına oturup duran ve engel olan her şey/herkes bir gün karşı koyamayacağı bir pençeyle savrulup gidecektir. Kötülüğün devamına çanak tutan her şey/herkes bir gün halis bir niyete,  samimi bir yakarışa yenik düşecektir.
İçinizdeki, dünyanızdaki bir kötülüğü kaldırmak istediğinizde bile karşınıza koca bir engel çıkar. Nefsiniz aciz kalır. İyi bir şey yapmak için niyetlenirsiniz, gayretlenirsiniz ama karşınıza koca bir mani çıkar. İşte o zaman şunu unutmayın ki iyiliği kötülüğe galip kılacak bir güç sizin gayretinizdeki samimiyeti görmek için beklemektedir. Onu gördüğünde size her iyi işinizde yardımını ya da yardımcılarını gönderecektir.  Vesselam…

10 Ağustos 2016 Çarşamba

HAYIR!

Dini yaşama biçimini ve cemaat şekillenmelerini, en ince ayrıntısına kadar eleştirmeye evet
AMA…
Cemaatleri öne çıkararak dini sorgulamaya hayır!
Tavını denk getirmiş demirci misali fırsat bulup cemaatler üzerinden din ile ilgili hesaplarını görmek isteyenlere hayır!
Cemaatlerin eksikliğini dinin eksikliği gibi gösterme gayretlerine hayır!
Cemaatlere olan eleştirinin öfkeye bürünerek hakarete varmasına hayır!
Cemaatlerin “mutlak sapkınlıklar” türetebileceği ihtimalini ele alıp cemaatleri “mutlak sapkın”lar olarak ima etmeye hayır!
Din ile, doktora tezi yazmaya başladıktan sonra tanışan, resmi söyleme yaslanmış akademik güruhun din adamı diye yutturulmasına hayır!
Pozitivist ve “gursaktan aşağı inmeyen”, “meslekten öteye gitmeyen” akademisyenci din anlayışının oluşturulmasına da hayır!
Hastalıklısıyla, sağlıklısıyla hepsi birer hücre olan cemaatlerin kalitelerini artırmak ve ıslahına vesile olmak için değil de onların yok olmalarına hizmet eden yorumlara hayır!
Müslümanlıkla yoğrulmuş bu topraklarda cemaat düşmanlığına hayır!
Bu dine “ruhları yok olmuş sağların” yön vermeye kalkışmalarına hayır!
Nerede durduğu bile belli olmayanların cemaatler üzerinden bu dine konum belirlemeye kalkışmalarına hayır!
Dinsizleştirme politikalarında çileyi yudumlayarak direnen cemaatlerin, tarikatların haysiyetiyle oynanmasına hayır!
“En iyi cemaat cami cemaati” söylemini kullanıp “Hepsi gitsin cami kalsın” diyen camiye de cemaate de uğramamış adamların fikir beyan etmesine hayır!
Yaşam felsefesi günü kurtarmak olanların “zaten böyle olduklarını bildiğimiz için hiç yanaşmadık” deyip ukalalık sergilemelerine hayır!
Bir taraftan “en iyi cemaat cami cemaatidir” anlayışını toplumun bilincine iyice yerleştirirken diğer taraftan “cemaatler devletten temizlenmeli” diyerek bir taraftan dinin devlet kademesine tavsiye ve yönlendirme etkisini kırmaya diğer taraftan da dinin toplum içinde oluşturduğu dokuyu bozma kurnazlığına hayır!
Dini, laik ve resmi olan söylemin dışına çıkmamış ve hatta çıkma ihtimali de gözükmeyen  Diyanet’in tekeline verme çabalarını alttan alta geliştirenlere hayır!
Rüzgara kapılıp, dini hassasiyetlerimizi laik reflekslere bağlı devlet yapısına teslim etmeye hayır!
Bir cemaatin şenaati yüzünden binlercesine “top yekün” yargıya hayır!
Cemaatlerle ilgili emniyetsiz hava oluşturup hepsinin teker teker etkisiz hale gelmesini arzulayanların fırsatçılıklarına hayır!
Cemaatlerin, kimsenin omuz vermeye cesaret edemeyeceği “sahipsiz miras” haline düşeceği günlerin beklentisinde olanların sinsi hayallerine yüzbin kere hayır!
“Önce kendimiz eleştirmemiz lazım” diyerek ümmetin binlerce yıllık gelenek ve birikimlerini aslına döndürmeye değil de “dövmeye” dönük  “sağdan yaklaşımlara” hayır!
Şairin dediği gibi
“Hata benim, suç benim.
Derdime ilaç benim.”
Hariçten gazel okuyanların tüm okumalarına hayır!
Koca koca hoca/hocaefendileri yeni yetmelerin diline düşürmeye hayır!
Müslümanlığın itibarını kurtaracağını zannedenlerin Müslümanların itibarıyla oynanmasına sebep olmalarına hayır!
Mutlak itaati eleştireceğim derken diğer taraftan da kimseyi umursamayan “serkeş” hayata özendirenlerin işlerine hayır!
Devletin, yıllarca tavsiyelerini dinlemekten ziyade “avantayla” etrafında tutmaya çalıştığı bunu da bir şekilde başardığı cemaatleri, bir anda “otlakçı” muamelesiyle toplum ve sistem dışına itmesini arzu edenlerin vefasızlığına hayır!
Dinin milliyetçilik demirinde dövülüp ılımanlaştırılmasına hayır!
Cemaatlerin ve tarikatların bir kenara tekmelenip atılmasının tabanında gizlenen, “Protestan” sistemin kutsandığı bir devlet anlayışına hayır!
Cemaatlerde vahyin saptırılmasına ne kadar hayırsa cemaatlerin dışındakilerin Vahyi Protestanlaştırmasına da bir o kadar hayır!
Dini aidiyetlerin zayıflatılması amacına, cemaatleri eleştirme bahanesiyle ulaşılma gayretlerine hayır!
Dün “din ile güçlenenlerin” bu gün iştahları kabararak “siyasetin dini yönlendirmesine” çanak tutmalarına hayır!
Bir rüzgar var şu anda; Cemaatlerin eleştirilmesi rüzgarı. Bize rüzgarın arasında toz yutturmaya çalışanlar var. Tozu yutmaktan kurtulmamız zor. Zira rüzgar çok güçlü. Önemli olan ciğerlerimizi nefessiz bırakacak toza maruz kalmaktan korunmaktır.
Basit ve önemsiz gibi görüp söylediklerimiz aslında ne büyük şeylere şahitlik eder bazen.
Bir gün söylediklerimizin hepsinin hesabı sorulacak.
Allah bize feraset versin.
Basiretimizi bağlamasın.
Haksız eleştirilere dalanlarla birlikte dalıp gitmekten muhafaza etsin.