3 Haziran 2013 Pazartesi

Burası Kûfe...

İnsan karakterinde vardır; öne çıkarır, peşinden koşar sonra bırakır. Hem de kendisine en fazla ihtiyacın olduğun zamanda… Tapınırcasına yüceltilip de birkaç kışkırtıcı fitne olayından sonra “ama sen de biraz hesapsız gidiyorsun” diyerek yalnız bırakılan anlar bunu. Her lider gibi yalnızlığı çok iyi hisseder. Açılır açılmaz içeriye girecek rüzgar gibi kapıda bekleyip duran ihanetin ayak seslerini işitir. Ön insan vasfını aşamamış kalabalıklara güvenmenin en büyük hata olduğunu görür. En nazik dönemde kendisinin karşı tarafa teslim edilivereceği gerçeğini bir de o tecrübe eder. Ellerine bira şişelerini almış “özel hayatımıza dokunma” mesajı vermeye çalışan sahtekarların görüntülerini izledikten sonra işin gerçekten özel hayat savunması olduğunu zannedenler “eee bu kadar rahat kararlar alınmamalıydı” demeye kalkıştılar. “Hassas noktalara dokunmayacaksın” demeye başladılar. Peki aynı adamlar üç beş çapulcunun “Tayyip 3. Köprüye Emine ismini ver tüm Türkiye üstünden geçsin” pankartına ne dediler acaba. Nasıl hassasiyettir bu. Bu derin hesaplaşmaların tezahürüdür basit bir halk talebi değildir. Bira şişelerini onların ellerine verip saldırtan tezgâhcılara karşı el ovuşturtacak sözler söyleyenlerin bir kısmı ülkeyi idare eden adamın otoritesinden nemalananlar bir kısmı da mütedeyyin kesim. Ülke liderinin bir adım daha atmasına bu kesimler engel olacak bunu bilin. Çünkü ürktüler. Eski korkuları depreşti. “Özgürlükle ilgili alanlara bu kadar dokunmayacaktı” diyorlar. Masum bir talep varmış da engellenmiş gibi yorumlar yapıyorlar. Dün en iyi şeyler yaptığı hususunda hiç tereddütsüzce desteklenen adam bu gün “külhanbeyi gibi kafasına göre hareket etmekle” eleştiriliyor. Hakikaten yemi yediler. Korkuları yemi yedirdi. Oyuna geldiler. Sorgulamaya başladılar zihinlerde. Şüpheye düşmeye başladılar. Oyuna gelenler Türkiye gerçeğini hiç anlamayanlar oldular. Oyuna gelenler “bundan sonra eskisi gibi olmaz o dönemler bitti” diyenler oldular. İktidar üzerine oyunlar her dönemde oldu bu gün de devam ediyor. Şu gerçeği belirtmek gerekiyor. İnsanın ve hırsın olduğu yer neresi olursa olsun, hırsın avucuna aldığı insan kim olursa olsun ister dindar olsun ister dinsiz fark etmez muameleler aynı olur. Mantık aynı işler. Aynı dün işlediği gibi… Mesele kişiler meselesi değil harekete geçiren mantıktır. Bu bakımdan birazdan yapacağım benzetme başka bir şey ifade etmeden sadece şunu ifade etsin; “insan her yerde ve zamanda aynıdır.” Dün Kur’an sahifelerini kaldırıp “Allah’ın hükmünü istiyoruz “diyen zihniyetle bu gün bira şişelerini kaldırıp “özgürlüğümüze dokunma” diyen zihniyet arasında hiçbir fark yok. İnanç demiyorum zihniyet farkı yok diyorum. Her ikisi de devlete yerleşmiş zihniyetin devleti bırakmama çabasıdır. Her ikisi de kırılma noktasıdır. Sen ne kadar adil olursan ol ne kadar faydalı işler yaparsan yap birilerinin tezgahı seni gelip bulur. Söylemlerinde sahtekardırlar, istedikleri de adalet değildir. İstediklerini versen de belanın büyüğüyle karşına çıkarlar. Bu toprakların halkı hep çağırır. Beladan kurtulmak için, ezenin zulmünden kurtulmak için hep çağırır ama her çağırması yeni bir kurban demektir. Ve buranın halkı hiçbir kurbanını sahiplenmedi. Ertesi gün unuttu. İnsanladır işin, adımlarını da ona göre atacaksın. Kim olursan ol dikkatli ol. Burası Kûfe burada sana hayran, uğruna ölmeye can atan kimseler yok. “Varız!” diyenler olursa onlara da sakın inanma zerre miktarı faydalarını göremezsin. Burası Kûfe, burada her çağırana kendini teslim etmeyeceksin. Burası Kûfe burada iktidar istiyorsan ihaneti de göze alacaksın. En iyi yetişen şey ihanettir çünkü. Yalnız bırakmanın “karakter” halini aldığı bu topraklarda kalabalıkların coşkusuna aldanmayıp geçmişine iyi bakacaksın. Toplumda itibar kazanmış kurtarıcı liderlerin hepsinin haysiyetiyle oynanarak öldüğünü/öldürüldüğünü bileceksin. Liderlerinin haysiyetine ve canına dokunulmasından sonra ertesi gün işine gücüne gidip sadece yorum yapan bir topluma liderlik yaptığını bileceksin. Burası Kûfe… “Kefenimizi giyerek bu yola çıktık” deyip ölümü göze alırsın ama önemli olan ihaneti göze alacaksın. Çünkü burada yıkımlar düşman elinden değil kendi içinden geliyor. Zor zaman gelince iyiymişsin, hoşmuşsun hiç kimse hatır gönül gözetmiyor. Herkes büyülenmiş gibi bir değnek darbesiyle başka tarafa yöneliveriyor. Bira şişelerini kaldıranlar yıkamaz; arkandakilerin yalnız bırakması yıkar seni. Kısmen de bunu hissetmişsindir. Burası Kûfe… Günahınla sevabınla orada duran bir adamsın. Ne eleştirme ne de övme niyetim yok sadece gördüklerimden bir tanesini ama en ciddisini söylüyorum. En önemli noktada yalnız bırakılacaksın buna da hazırlıklı olacaksın.