24 Şubat 2017 Cuma

BAZEN BAŞA DÖNMEK GEREKİYOR

Bazen başa dönmek gerekiyor.
Bazen başa dönmek geçmişe takılıp kalmak değildir.
Bazen başa dönmek geleceğe yol alırken yanındaki en büyük eksiği tamamlamandır.
Bazen unuttuğun, gafil kaldığın şeyi hatırlamandır.
Ve bazen de başına gelenlerden kurtulmanın şartıdır.
                                 *                                     *                                        *
Huzurlu ve olayların soruna dönüşmediği, meselelerin sulh ile halledildiği, kendilerini emniyete alan yaşama biçimleriyle hayatı devam ettiren bir mahalle varmış. Yıllarca böyle yaşamışlar gitmişler. Sonra gelen nesil önceki nesil kadar basiretli, kararlı değil aksine içinde yaşadıkları huzurlu ortamın verdiği rahatlıkla keyif ehliymiş. Bir gün bir tavuk çalınır. Mahalle sakini bir adamın oğlu babasına gelir “baba komşunun tavuğu çalınmış haberin var mı?” der. Babası sıkıntılanır, yaşlanmıştır ve kendisi gitmekten acizdir “oğlum gidin hemen o tavuğu çalanı bulup getirin” der. Oğlu “baba bırak Allah Aşkına! giden bir tavuk, bir tavuğun peşine mi düşeceğiz şimdi?” der. Gitmez. Aradan biraz zaman geçer tam tavuğun çalınması olayı unutuldu derken mahallede birinin evine hırsız girer. Oğlan babasına koşarak gelir “baba komşunun evine hırsız girmiş haberin var mı?” der. Babası “oğlum gidin hemen o tavuğu çalanı bulup getirin” der. Oğlu biraz alaycı “baba dalga mı geçiyorsun, hırsızla tavuğun ne alakası var şimdi” der. Hiçbir şey yapmaz. Mahalleden de pek bir tepki çıkmaz. Aradan biraz zaman geçer oğlu koşarak gelir “baba baba! Mahalleden birini öldürmüşler hem de evinde, haberin var mı?!” diye. Oğul korkmuş, endişelenmiş vaziyettedir. Mahalleli başlarına gelmeyen şeylerin uğursuzluğunu yaşamaktadır. Herkes çaresizdir. Mahallede huzur artık kalmamıştır. Babası artık öfkelenmiştir ve bağırır “gidin hemen o tavuğu çalanı bulup getirin” der. Bu sefer oğlu da karşılığında bağırır “ baba sen ne diyorsun yahu, adam öldürülmüş hem de evinde diyorum sen halen tavuğun derdindesin” der.  Babası İyice sinirlenir ve azarlar oğlunu “dün laf dinlemedin bari bu gün dinle. O gün tavuğu çalanları bulup getirseydiniz bu gün bunlar yaşanmayacaktı. Şimdi gidin ve o tavuğu çalanları bulun” 
Hikaye böyle.
Her zaman küçücük bir boşluk koca bir sorunu beraberinde getirir.  Küçücük bir şeye verilen ehemmiyetin büyüklüğü koca koca şeyler için ne kadar azimli olunacağını gösterir.
Bu hikayede öne çıkan iki gaye var;
Birincisi; emniyet ve güven en küçük şeylerden kaybolmaya başlar en büyüğüyle başına bela olur.
İkincisi; en küçük bir sapma anında müdahalede bulunursan daha büyük bedeller ödetecek yoldan çıkmışlıkların önüne geçersin.
Gerçek olay ise Yakup aleyhisselam’ın çocukları ile ilgili olaydır. Yakup aleyhisselam Yusuf’u kaybetmiştir bu acıyla perişan olmuştur. Ardından ilerlemiş yaşında bir de Bünyamin’inden olur. Abileri Bünyamin’i Mısır melikine bırakmak zorunda kalırlar. Bu sefer gerçekten masumdurlar. Yusuf aleyhisselam’ın kendini belli etmeden kurduğu planla anne bir kardeşi Bünyamin’i Mısır’da alıkoymasına gerekçe olmuştur. Abileri Bünyaminsiz şekilde babalarının yanına dönünce Yakup’a masum olduklarını anlatırlar, kervan duruma şahittir ama bir türlü babalarının hüznüne mani olamazlar. Orada şunu der Yakup; “gidin Yusuf’umu bulun, gidin Bünyamin’imi getirin bana” Çocukları derler ki; “baba Yusuf gideli yıllar oldu unut artık. Hala Yusuf’um Yusuf’um diyorsun. Andolsun böyle giderse Yusuf’a ağlamaktan gözlerin kör olacak” Yakup ısrarcıdır “gidin Yusuf’umu bulun” ve “ Bünyamin’imi getirin”.
Evlatları babalarının Yusuf’a olan duruşuna şaşkındırlar. Bünyamin Mısır Melik’inin elinde kalmış ama babaları hala Yusuf’um! Diyor. Yusuf’u bulup getirmenin Bünyamin’e ne faydası olacak diye düşünürler. Ama O peygamber diyordu ki evlatlarına; “yavrularım, muhakkak ki ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim”.
Ve gerçekten öyle de oldu. Yusuf’u bulduklarında Bünyamin’e kavuştular.  
Burada öne çıkan iki önemli gerçek var
Birincisi; İlkin kaybettiğin şeyin ardına düştüğünde verdiğin tepki nasılsa sonrasında kaybettiklerine verdiğin tepki de aynı olur. İlkindeki gevşeklik sonrakini de savsaklattırır. İlkindeki ciddiyet sonrasındakinin elinden gitmesine engel olabilir.
İkincisi; En önemli şey önemini yitirmişse onu yine önceden olduğu gibi öncelik haline getirmek gerekir ki elinden gidenlere gereken tepkiyi verebilesin.
              *                                     *                                     *
Velhasıl bazen başa dönmek gerekir.
Bazen başa dönmek o kabusu yeniden yaşamak değildir.
Kaybettiklerimizi görebilmek için,
Nelere ne için maruz kaldığımızı görebilmek için,
Ne söyleyip ne yaptığımızı görmek için,
Olduğumuzu zannettiğimiz yer ile durduğumuz yer arasındaki farkı görebilmek için,
Bazen başa dönmek gerekir.
Bulunduğumuz halden kurtulmak için,
Ve düştüğün yerden kalkmak için,
Yerde süründüren günahların ilkinin çölmesinden kurtulmak için,
Allah’ın bize öğrettiği gibi; Adam olabilmeyi Adem’e dönmeyi gerekçe gösterdiği için.
Masumiyetimizi yitirdiğimiz ilk yere ilk şeye dönmek gerekiyor.
Evet.
Bazen başa dönmek gerekiyor.