Bazen
başa dönmek gerekiyor.
Bazen
başa dönmek geçmişe takılıp kalmak değildir.
Bazen
başa dönmek geleceğe yol alırken yanındaki en büyük eksiği tamamlamandır.
Bazen
unuttuğun, gafil kaldığın şeyi hatırlamandır.
Ve
bazen de başına gelenlerden kurtulmanın şartıdır.
* * *
Huzurlu ve olayların soruna dönüşmediği, meselelerin
sulh ile halledildiği, kendilerini emniyete alan yaşama biçimleriyle hayatı
devam ettiren bir mahalle varmış. Yıllarca böyle yaşamışlar gitmişler. Sonra
gelen nesil önceki nesil kadar basiretli, kararlı değil aksine içinde
yaşadıkları huzurlu ortamın verdiği rahatlıkla keyif ehliymiş. Bir gün bir
tavuk çalınır. Mahalle sakini bir adamın oğlu babasına gelir “baba komşunun
tavuğu çalınmış haberin var mı?” der. Babası sıkıntılanır, yaşlanmıştır ve
kendisi gitmekten acizdir “oğlum gidin hemen o tavuğu çalanı bulup getirin”
der. Oğlu “baba bırak Allah Aşkına! giden bir tavuk, bir tavuğun peşine mi
düşeceğiz şimdi?” der. Gitmez. Aradan biraz zaman geçer tam tavuğun çalınması
olayı unutuldu derken mahallede birinin evine hırsız girer. Oğlan babasına
koşarak gelir “baba komşunun evine hırsız girmiş haberin var mı?” der. Babası
“oğlum gidin hemen o tavuğu çalanı bulup getirin” der. Oğlu biraz alaycı “baba
dalga mı geçiyorsun, hırsızla tavuğun ne alakası var şimdi” der. Hiçbir şey
yapmaz. Mahalleden de pek bir tepki çıkmaz. Aradan biraz zaman geçer oğlu
koşarak gelir “baba baba! Mahalleden birini öldürmüşler hem de evinde, haberin
var mı?!” diye. Oğul korkmuş, endişelenmiş vaziyettedir. Mahalleli başlarına
gelmeyen şeylerin uğursuzluğunu yaşamaktadır. Herkes çaresizdir. Mahallede
huzur artık kalmamıştır. Babası artık öfkelenmiştir ve bağırır “gidin hemen o
tavuğu çalanı bulup getirin” der. Bu sefer oğlu da karşılığında bağırır “ baba sen
ne diyorsun yahu, adam öldürülmüş hem de evinde diyorum sen halen tavuğun
derdindesin” der. Babası İyice sinirlenir
ve azarlar oğlunu “dün laf dinlemedin bari bu gün dinle. O gün tavuğu çalanları
bulup getirseydiniz bu gün bunlar yaşanmayacaktı. Şimdi gidin ve o tavuğu
çalanları bulun”
Hikaye böyle.
Her zaman küçücük bir boşluk koca bir sorunu
beraberinde getirir. Küçücük bir şeye verilen ehemmiyetin büyüklüğü koca
koca şeyler için ne kadar azimli olunacağını gösterir.
Bu hikayede öne çıkan iki gaye var;
Birincisi; emniyet
ve güven en küçük şeylerden kaybolmaya başlar en büyüğüyle başına bela olur.
İkincisi; en küçük
bir sapma anında müdahalede bulunursan daha büyük bedeller ödetecek yoldan
çıkmışlıkların önüne geçersin.
Gerçek olay ise Yakup aleyhisselam’ın çocukları ile
ilgili olaydır. Yakup aleyhisselam Yusuf’u kaybetmiştir bu acıyla perişan
olmuştur. Ardından ilerlemiş yaşında bir de Bünyamin’inden olur. Abileri Bünyamin’i
Mısır melikine bırakmak zorunda kalırlar. Bu sefer gerçekten masumdurlar. Yusuf
aleyhisselam’ın kendini belli etmeden kurduğu planla anne bir kardeşi
Bünyamin’i Mısır’da alıkoymasına gerekçe olmuştur. Abileri Bünyaminsiz şekilde
babalarının yanına dönünce Yakup’a masum olduklarını anlatırlar, kervan duruma
şahittir ama bir türlü babalarının hüznüne mani olamazlar. Orada şunu der
Yakup; “gidin Yusuf’umu bulun, gidin Bünyamin’imi getirin bana” Çocukları
derler ki; “baba Yusuf gideli yıllar oldu unut artık. Hala Yusuf’um Yusuf’um
diyorsun. Andolsun böyle giderse Yusuf’a ağlamaktan gözlerin kör olacak” Yakup
ısrarcıdır “gidin Yusuf’umu bulun” ve “ Bünyamin’imi getirin”.
Evlatları babalarının Yusuf’a olan duruşuna
şaşkındırlar. Bünyamin Mısır Melik’inin elinde kalmış ama babaları hala
Yusuf’um! Diyor. Yusuf’u bulup getirmenin Bünyamin’e ne faydası olacak diye
düşünürler. Ama O peygamber diyordu ki evlatlarına; “yavrularım, muhakkak ki
ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim”.
Ve gerçekten öyle de oldu. Yusuf’u bulduklarında
Bünyamin’e kavuştular.
Burada öne çıkan iki önemli gerçek var
Birincisi; İlkin
kaybettiğin şeyin ardına düştüğünde verdiğin tepki nasılsa sonrasında
kaybettiklerine verdiğin tepki de aynı olur. İlkindeki gevşeklik sonrakini de
savsaklattırır. İlkindeki ciddiyet sonrasındakinin elinden gitmesine engel
olabilir.
İkincisi; En
önemli şey önemini yitirmişse onu yine önceden olduğu gibi öncelik haline
getirmek gerekir ki elinden gidenlere gereken tepkiyi verebilesin.
* * *
Velhasıl bazen başa dönmek gerekir.
Bazen
başa dönmek o kabusu yeniden yaşamak değildir.
Kaybettiklerimizi görebilmek için,
Nelere ne için maruz kaldığımızı görebilmek için,
Ne söyleyip ne yaptığımızı görmek için,
Olduğumuzu zannettiğimiz yer ile durduğumuz yer
arasındaki farkı görebilmek için,
Bazen başa dönmek gerekir.
Bulunduğumuz halden kurtulmak için,
Ve düştüğün yerden kalkmak için,
Yerde süründüren günahların ilkinin çölmesinden kurtulmak
için,
Allah’ın bize öğrettiği gibi; Adam olabilmeyi Adem’e dönmeyi
gerekçe gösterdiği için.
Masumiyetimizi yitirdiğimiz ilk yere ilk şeye dönmek gerekiyor.
Evet.
Bazen başa dönmek gerekiyor.