16 Mart 2016 Çarşamba

Aceleciyiz

Muhakkak ki insan pek acelecidir. (İsra;11)
                            *                
Aceleci olmayacak insan.
Beklemenin, hızlı davranmaktan daha öncelikli olduğu zamanı kollayacak. Beklemenin tembelliğine sığınmayacak ama diğer taraftan da hedefin hırsına kapılmayacak.
Aceleci olmayacak insan.
En hayırlı işi bile olsa aceleci olmayacak. Tur Dağı’nda rabbiyle buluşacak bile olsa yine de aceleci olmayacak.  “Seni acele ettiren nedir ey Musa!” (Taha;83)
Hakikattir ki; işiniz insanla ya da toplumla ise, acelecilik, zirveye çıkarken zemini kaybettirecek.
Aceleci olmayacak insan.
Ganimeti bol, mükafatı çok bir işin derisini yüzüp kuyruğuna gelse bile aceleci olmayacak. Uhud’da okçu tepesinde zaferin kokusunu alsa bile beklemesini bilecek.
Engellenemeyen her acelecilik, zirveden de hemencecik inmeye mecbur edecek. Zira koca bir boşluk bıraktıracak geride.
Musa’yı Tur’un zirvesinden inmek mecburiyetinde bırakan acelecilik, sahabeyi ramak kalmış zaferden edecek.
Geri dönüş zirveye çıkıştan hep daha hızlı olacak.
Geride bıraktığın boşluğun karşına çıkardığı endişe, zirveye ulaştığında elde ettiğin hazzın önüne geçecek.
Geriye dönmek zorunda kaldığında karşında bulacağın şeyin sana yaşattığı öfke zirveye ulaştığında duyduğun heyecanı unutturacak.  
Ve kaçamayacak insan; zirveden inmek zorunda kaldığında yazılan hikayesi zirveye çıkarken yazılan hikayesinden daha çok okunacak.
Ve anlayacak insan, öncelikli olanın zirveye ulaşmak değil zemini sağlam tutmak olduğunu.
Ve yine anlayacak insan, zeminin öncelenmediği zirvenin, yitik bir hazdan ibaret olacağını.
Ve bir kez daha anlayacak insan zemini sağlam tutmanın vazifesinin kula, zirveye çıkarma vazifesinin ise Allah’a ait olduğunu.
Aceleci olmayacak insan.
Ama ruhumuzda var bir türlü beklemesini bilememek.
Elbette biliyoruz; insan aceleci olmayacak ama bırakamadığımız bir tutkunluğumuz var zirvelere. Bu yüzden hep zirveye çıkarken geride boşluklar bırakışımızı fark edemeyişimiz. Bu yüzden hayrın zirvesine ulaşma çabasındayken (farkında olmadan yaptıklarımız yüzünden) istemediğimiz şeylerle karşılaşışımız.
Bu olsa gerek herhalde “Hayrı istemekten daha fazla şerri istemenin” (İsra;11) müslüman olan bizde tecellisine muhatap oluşumuz.
Evet, işte bu yüzden hep hikayemizin en başına dönmek zorunda kalışımız.