9 Haziran 2016 Perşembe

Ömer'i Kollayan Endişe

İnsan bazen temizlik yapması gerekiyor hayatında. Tercihen değil mecburen. Hayatımıza bir şekilde girmiş bazı isimlerin hayatımızdan çıkması gerekiyor. 
Kimdir onlar? 
Onlar bir zamanlar kitaplarında cihadı anlatıp, namazı anlatıp, müslümanın yücelmesi için ne yapmalı sorusuna cevap arayıp, Müslümanların hatalarını güzel güzel sıralayıp yanlışlardan sakındırıp, Allah’a ve Rasulüne çağırıp koca koca kitaplar yazıp, makaleler dizip daha üzerinden de 20 sene bile geçmeden kader diye bir şeyin olmadığını iddia edenlerdir.
Sünneti ve hadisi anlatırken iman edilmesi için fazla bir güvenilirliği kalmamış yalanlardan bahseder gibi bahsedenlerdir. 
Sahabeyi anlatırken sanki bir sahtekardan bahseder gibi anlatanlardır. 
Kabir ile ilgili imanlarımızı eksiltmeye çalışanlardır, namaz diye bir şeyin bile olmadığını ritüelden ibaret olduğunu söyleyecek kadar geçmişindeki imanından sıyrılıp gidenlerdir. 
Bize Müslüman geleneğimizi güvensiz-çürük bir yapıymış gibi anlatıp buna inandırmaya çalışanlardır. 
Müslümanların 1400 yıldır iman ederek Müslümanlığına şahitlik edilen şeyleriyle alay etmeyi kendilerine iman kabul etmiş şeytanın sözcüleridir.
Onlardan bir şey kalmamalı hayatımızda. Kitaplığımızdan da temizlemeli tüm kitaplarını. “Ama şu söyledikleri güzeldi” deyip bir tane bile notları kalmamalı. Eğer o cümlelerin ona faydası olsaydı şimdi bu hale gelmezdi, deyip geçmeli. O cümleler, onları şimdiki söylemlerine getiren döşenmiş taşlardır. O cümleler kalplere hayır getirmeyecek bir birikimin ürünleridir.
“Onlar söylediklerinde sözleri cezbeder” .
Kıyasları kuvvetlidir.
İnsanları sapkınlığın ortasına getirip moloz gibi yıkıp giden fikirlerin sahiplerinin cümleleri itibar edilecek cümleler değildir. Faydası olsaydı kendierine fayda ederdi. İnsanı insan yapacak olan Cezbedici, zekice söylenmiş sözler değildir. İnsanı insan yapan dağlar kadar sabit hakikatlere bağlanmış, kökü yerde sabit, iyi bir sona götüren, öldüğünde de arkasından güzel bir isim bırakacak işlerdir, işlerden mülhem sözlerdir, cümlelerdir .
Ve hayattan çıkarmalı, zihinlerden atmalı, kitaplıklardan kovmalı, nereye çökmüşlerse oradan kaldırıp defetmeli. “Ama”sı yok bunun. Sözleri Allah’ın ve Rasulünün sözüne uyuncaya kadar “ama”yla geçecek her zaman dilimi vebal olacaktır. İnatlarında devam ettikleri sürece tavrımız net olmalı.
Ömer’in hangi endişeden dolayı azar işittiğini iyi anlamak gerekiyor. Bulduğu bir Tevrat sahifesini göstermek için getirdiği Paygamber aleyhisselamdan hem azar işitiyor hem de bir daha eline almamak üzere o sahife yere atılıyor. Halbuki Ömer'in niyeti merak ettiği bir şeyi Peygamber aleyhisselama göstermekti. Ama Peygamber aleyhisselam bu işin sonunun nereye varacağını çok iyi biliyordu. Ömer'den endişe etmiyordu ama Ömer'in elinde Tevrat sahifesini görenlerin ne düşüneceği endişelendiriyordu. Zira "peygamber aleyhisselam bu duruma ses çıkarmadı" denseydi başka başka sahifeler de çıkıp gelecekti piyasaya. Ataları peygamberler katletmiş kendileri de Muhammed aleyhisselama kastetmiş, "Allah fakir biz ise zenginiz" diyen, Medine'den çıkarılan (hain) yahudilerin safsataları Medine sokaklarında, müslümanların evlerinde, meclislerinde, mescitlerinde  rahatlıkla konuşulabilecekti. 
Peygamberin önüne geçecek hiç bir şeye izin vermiyor Allah. 
“Veyl olsun” dağlar yürütülse kendisinden başkasının olmayacağı o kitabın ve Allah’ın rasulünün getirdiği hakikatleri bulandırıp şüpheler sokma gayretindeki sapkın fikirleri Müslümanların dünyalarına sokanların hallerine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder