21 Kasım 2012 Çarşamba

Yeni Dünya Düzeni: Amerika'da Köleliğin Kaldırılması

Amerikanın köleliği kaldırması ne kadar iyi niyet taşır? 
Çoğu zaman dünyanın en önemli bilgilerinden biri gibi görünen şeylerin ardında başka şey/ler gizlidir.
Amerika’da köleliğin kaldırılması hikayesinin ne kadar güzel bir sebeple yapıldığı anlatılsa da işin aslı öyle değildir. Köleliği kaldıran Lincoln’ün ne kadar cesur ve özgürlük sevdalısı biri olduğu anlatılırsa anlatılsın o işin de aslı öyle değildir. 
Amerika’da köleliğin kaldırılması demek yeni bir köleliğin yerleştirilmesi şartına bağlı olarak gerçekleşmiştir. Sabit kölelik seyyar köleliğe dönüşmüştür. Toprak ağasının satın aldığı ve mülküne kattığı köle, gerçeklik değiştirerek sanayi brujuvazisinin istihdamına mecbur kalan sefillere dönüştürüldü. 
Amerika’da köleliğin kaldırılması Kuzey-Güney savaşını içine alır, Lincoln-Jafferson Davis mücadelesini içine alır (yazının sonuna doğru bu mücadeleden kısaca bahsedeceğim), yeni dünya düzeninin tesisi mücadelesini içine alır.
Seçme hakkı olmayan ve tek bir kişiye ait olan kölelik yerini seçme hakkı olan ve kendi efendisini kendi seçebileceği (hür!) köleliğe dönüştü. Daha önce efendisi tarafından iyi-kötü yemek ve barınak temin edilen kölelerin yerini, efendisi tarafından vereceği iki kuruşla nerede yaşayacağını bile bilemeyen (hür!) işçiler aldı. Daha önce kendi efendisinden başka bir efendi tarafından ezilmeyen hatta ezilmesine müsaade edilmeyen kölelerin yerini tüm brujuvaların istediği gibi ezeceği işçi aldı. Önüne bir ömrü ipotek altına alacak hedefler ve çalışma zorunluluğu konan (hür!) kölelik zorunlu köleliğe tercih edildi.
Kölelik hürriyete tercih edilmez. Buraya kadar anlatılanlardan böyle bir şey anlaşılmaz.
“Yalan ne kadar büyük olursa o kadar inandırıcı oluyor”. Batı’nın kurduğu dünya hep böyle büyük yalanlar üzerinedir. Her yeni dönemi ön plana çıkaran sözüm ona “insanlık adına büyük bir adım” kurgudan ibaret kalıp gerçeklik ise tamamen farklı olmaktadır. Bu öyle bir yalan oluyor ki kimse bu yalanı yalanlayamıyor. Köleliğin kaldırılması öncelikli olarak Amerika’da sonra Birleşmiş Milletlerde böyle bir yalan üzerine inşa edilmiştir. Köleliğin yeni biçimi ön plana çıkarıldı. Hür(!) Köleler…  Sabit değil mobil köleler... Kişilere ait değil sisteme ait köleler…Yani işçiler. 
Öyle bir senaryo var ki kimse köleliğin kaldırılmasına itiraz etmiyor; edemez de. Çünkü değişiklik öyle geliyor ki yapılmak istenenin doğru oluşu ve insanlar arasında kabul görüşü yapılan işin arkasındaki asıl niyeti anlaşılmasına mani oluyor. Yenisinin eskisinden daha kötü olacağını bilseler de söyleyemiyorlar. Çünkü rüzgar artık diğer taraftan esiyor. Değişen birçok şey var ve en büyük değişen ise tek efendili kölelik sisteminin çok efendili kölelik sistemine dönüşmesi. 
Kölelerin asla reddedemeyecekleri bir teklifle geldi kurnaz ve yalan dünya. Esaretten kurtulup kendi istedikleri gibi yaşayacakları bir dünya vaadinin özlemine vuruldular. Haklılardı… Çalıştığı çitlerin öbür tarafındaki hayata efendisinin izni olmadan adım atamayanlar köleliğin kaldırılmasını nasıl desteklemezlerdi?
Peki durup dururken kölelikten nemalananların köleliği kaldırmasının sebebi neydi? Sebep yeni dünya düzeninin gerekliliği idi. Yeni dünya düzeni mekana dayalı zenginliği uluslar arası zenginliğe dönüştürüyordu ve kölelik yeni dönemin işçi tipi değildi. Yeni dünya düzeni sanayi biçimi idi. Çalışacak kişiler de bu sisteme uyumlu olmalıydı. Fakat burada çalışacak kesimin temini ciddi sorundu. Sanayi brujuvazisi toprak baronlarına her yönüyle alternatif olacak bir yaşam biçimini getirdi. Yeni sisteme adapte olanlar ve olmayanlar olarak iki bloğa ayrıldı. Her yeni dönemin başlangıcında yaşanan kırılma bu dönemin başlangıcında da yaşandı.  Velhasıl Amerika’daki sanayi düzeni, yeni dönemin en ciddi sorununu köleliği kaldırmakta buldu. Yıllarca uğruna büyük tehlikeli yolculuklara katlanıp, savaşlar yapıp sonra da üzerinde sefahate daldıkları kölelik sistemlerini yıkma kararı aldılar. Çünkü yerine gelecek olan düzen daha hegomonik, daha zengin bir gelecek vaat ediyordu. Ama kölelikten vazgeçmek gerekiyordu. Gelecek için geçmişten vazgeçtiler. Vazgeçtiler ama bu o kadar kolay olmadı. Amerika’nın kuzeyi sanayiye dayalı yaşamı savunurken güneyi eski sistemi savunuyordu. Eski sistem kölelik düzenine bağlı toprak ağalığı idi ve güney zengin topraklar ve baronlarla doluydu. Kuzey ve güney bu durumda anlaşamadı. Fakat Amerika’ya yön veren zengin tüccarlar ve para babaları kararlıydı yeni düzeni yerleştireceklerdi. Ülkenin yarısı buna itiraz etse de bunu yapacaklardı. Önce Güney’deki toprak sahipleri sürece dahil edilmek istendi ama onlardan sert bir tepki geldi. Bu sefer Kuzey bölgesi şeytanca bir plan yaptı ve yaklaşan seçimlerde Abraham Lincoln’ü başkan adayı olarak çıkarttı. Müthiş bir çatışma vardı. Lincoln köleliği kaldırma vaadiyle seçim çalışmalarına başladı. Bu vaat artık aleni olmuştu. Cin lambadan çıkmıştı artık bir daha da geri dönüşü olmayacaktı. Duyan tüm köleler yeni dünya düzenine can atmaya başladı. Güneyli efendilerine karşı gelmeye bile başlamışlardı. Lincoln seçimi zaferle noktaladı. Artık güneyli zenginler çok ciddi sorunla karşı karşıyaydı. Yeni sistem tüm legalliği de eline alarak geliyordu. Devlet, gücünü yeni düzen sahiplerinden alıyordu. Yeni düzen sahiplerinin düzenlerinin garantörü de artık devletti. Amerika’daki iç savaş aslında yeni dünya düzeninin tesisinin savaşıydı. Jafferson Davis, Lincoln’ün Güney üzerindeki aşırı ısrarını görür ve kongrede bir konuşma yapar eleştirilerini sıralar ve kongreden kopar. Temsilci gönderir Lincoln ile görüşebilmek için ama Lincoln temsilciyle görüşmeyi de reddeder.  Artık görüşme yoktur, anlaşma yoktur. Güneyden 11 tane eyalet Amerika’dan bağımsız olduklarını ilan ederek federatif bir yapı kurar. Adına “Amerika Konfederatif Devleti” ismini verir. Başkanlığa da güneyli Jafferson Davis’i getirirler. Jafferson Davis Güneyli çiftlik sahibi zengin bir adamın oğluydu. 1848 yılında Meksika ile yapılan savaştaki başarısından dolayı “milli kahraman” ilan edilir. Aynı dönemde Lincoln ise “savaş karşıtı” olarak boy gösterir ve savaşa gitmez. Jafferson Davis 1853 yılında Başkan Franklin Pierce tarafından  Savaş Bakanlığı’na getirilir. Yani Jafferson Davis boş bir adam değildir. Kaçınılmaz olan savaş başladı. Bazı eyaletler birlikten ayrıldı. Güney zayıflasa da direndi. Hükümet bu direnç karşısında zorlandı. Lincoln gönüllü asker çağrısında bulundu. Kayıpların çokluğu nedeniyle 1863’de New York’ta sesler yükselmeye başlayınca Meşhur  Gettysburg konuşmasını yaptı.
...Burada bundan böyle kendini esas adaması gerekenler hayatta kalmış olanlardır. Bu bitmemiş görevi, bu cesur insanların bu kadar ilerlettiği noktadan alıp daha ileriye taşımalıyız. Biz hayatta kalanlar, işte bu görevi sırtlanıp, burada hayatını vermiş olanların fedakarlığından aldığımız kuvvetle daha çok ilerlemek zorundayız ki bu insanların bir hiç uğruna ölmediğini ispatlayalım. Tanrı'nın şahitliğindeki bu ülkenin yeni bir özgürlük doğuşu yaşamasını sağlayalım ve halkın, halk tarafından halk için yönetimi olduğu bu devlet yeryüzünden silinmesin.
  Ve  güneyliler kaybettiler... Jafferson, yardımcısının teslim olup ihanet etmesi sonucu yakalandı.  Prangaya vuruldu fakat halk eski kahramanlarının bu durumuna tepki gösterdi. Sonuçta adam hem kahramandı hem de eski Savaş Bakanıydı. 1867’de serbet bırakılır fakat vatandaşlığı elinden alınır. İhanetle suçlanır. “İhanet etmedim” diyerek geri adım atmaz. Ölünceye kadar vatandaşlık hakkından feragat eder, istemez. 1889’da ölür.   Bir dönem kendini ölüme atmaktan korkmayan Jafferson, bir dönemin sonunda hain ilan edilir. Bir dönem önce savaşa katılmaktan kaçan Lincoln bir dönemin sonunda kahraman ilan edilir. Yeni bir dünya kuruluyordu ve yeni dünya kendi kahramanlarını ve hainlerini ortaya koyuyordu. “Bundan sonra böyle biline!” dercesine… Yeni dünya sistemi Yahudi sermayedarlarının işiydi. Lincoln’de bir Yahudiydi nihayetinde. Lincoln yeni dünya düzeninin görünümü olmanın bedelini ağır ödedi. Lincoln Güneyliler tarafından 1865 yılında öldürülür. Ölümü bile şüphelerle doludur. Dengeleri değiştiren her adamı tehdit eden ihtimal "öldürülmek" onu en keyifli anında buldu. Tiyatro'da özel locasında oyun izlerken öldürüldü; kafasına sıkılan bir kurşunla.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder