Amerikanın köleliği kaldırması ne
kadar iyi niyet taşır?
Çoğu zaman dünyanın en önemli bilgilerinden biri gibi görünen şeylerin ardında başka şey/ler gizlidir.
Çoğu zaman dünyanın en önemli bilgilerinden biri gibi görünen şeylerin ardında başka şey/ler gizlidir.
Amerika’da köleliğin kaldırılması
hikayesinin ne kadar güzel bir sebeple yapıldığı anlatılsa da işin aslı öyle değildir. Köleliği kaldıran
Lincoln’ün ne kadar cesur ve özgürlük sevdalısı biri olduğu anlatılırsa anlatılsın o işin de aslı öyle değildir.
Amerika’da köleliğin kaldırılması demek yeni bir köleliğin yerleştirilmesi şartına bağlı olarak gerçekleşmiştir. Sabit kölelik seyyar köleliğe dönüşmüştür. Toprak ağasının satın aldığı ve mülküne kattığı köle, gerçeklik değiştirerek sanayi brujuvazisinin istihdamına mecbur kalan sefillere dönüştürüldü.
Amerika’da köleliğin kaldırılması Kuzey-Güney savaşını içine alır, Lincoln-Jafferson Davis mücadelesini içine alır (yazının sonuna doğru bu mücadeleden kısaca bahsedeceğim), yeni dünya düzeninin tesisi mücadelesini içine alır.
Amerika’da köleliğin kaldırılması demek yeni bir köleliğin yerleştirilmesi şartına bağlı olarak gerçekleşmiştir. Sabit kölelik seyyar köleliğe dönüşmüştür. Toprak ağasının satın aldığı ve mülküne kattığı köle, gerçeklik değiştirerek sanayi brujuvazisinin istihdamına mecbur kalan sefillere dönüştürüldü.
Amerika’da köleliğin kaldırılması Kuzey-Güney savaşını içine alır, Lincoln-Jafferson Davis mücadelesini içine alır (yazının sonuna doğru bu mücadeleden kısaca bahsedeceğim), yeni dünya düzeninin tesisi mücadelesini içine alır.
Seçme hakkı olmayan ve tek bir kişiye
ait olan kölelik yerini seçme hakkı olan ve kendi efendisini kendi seçebileceği
(hür!) köleliğe dönüştü. Daha önce efendisi tarafından iyi-kötü yemek ve
barınak temin edilen kölelerin yerini, efendisi tarafından vereceği iki kuruşla
nerede yaşayacağını bile bilemeyen (hür!) işçiler aldı. Daha önce kendi
efendisinden başka bir efendi tarafından ezilmeyen hatta ezilmesine müsaade edilmeyen
kölelerin yerini tüm brujuvaların istediği gibi ezeceği işçi aldı. Önüne bir
ömrü ipotek altına alacak hedefler ve çalışma zorunluluğu konan (hür!) kölelik
zorunlu köleliğe tercih edildi.
Kölelik hürriyete tercih edilmez. Buraya kadar anlatılanlardan böyle bir şey anlaşılmaz.
“Yalan ne kadar büyük olursa o kadar inandırıcı oluyor”. Batı’nın kurduğu dünya hep böyle büyük yalanlar üzerinedir. Her yeni dönemi ön plana çıkaran sözüm ona “insanlık adına büyük bir adım” kurgudan ibaret kalıp gerçeklik ise tamamen farklı olmaktadır. Bu öyle bir yalan oluyor ki kimse bu yalanı yalanlayamıyor. Köleliğin kaldırılması öncelikli olarak Amerika’da sonra Birleşmiş Milletlerde böyle bir yalan üzerine inşa edilmiştir. Köleliğin yeni biçimi ön plana çıkarıldı. Hür(!) Köleler… Sabit değil mobil köleler... Kişilere ait değil sisteme ait köleler…Yani işçiler.
Öyle bir senaryo var ki kimse köleliğin kaldırılmasına itiraz etmiyor; edemez de. Çünkü değişiklik öyle geliyor ki yapılmak istenenin doğru oluşu ve insanlar arasında kabul görüşü yapılan işin arkasındaki asıl niyeti anlaşılmasına mani oluyor. Yenisinin eskisinden daha kötü olacağını bilseler de söyleyemiyorlar. Çünkü rüzgar artık diğer taraftan esiyor. Değişen birçok şey var ve en büyük değişen ise tek efendili kölelik sisteminin çok efendili kölelik sistemine dönüşmesi.
Kölelerin asla reddedemeyecekleri bir teklifle geldi kurnaz ve yalan dünya. Esaretten kurtulup kendi istedikleri gibi yaşayacakları bir dünya vaadinin özlemine vuruldular. Haklılardı… Çalıştığı çitlerin öbür tarafındaki hayata efendisinin izni olmadan adım atamayanlar köleliğin kaldırılmasını nasıl desteklemezlerdi?
“Yalan ne kadar büyük olursa o kadar inandırıcı oluyor”. Batı’nın kurduğu dünya hep böyle büyük yalanlar üzerinedir. Her yeni dönemi ön plana çıkaran sözüm ona “insanlık adına büyük bir adım” kurgudan ibaret kalıp gerçeklik ise tamamen farklı olmaktadır. Bu öyle bir yalan oluyor ki kimse bu yalanı yalanlayamıyor. Köleliğin kaldırılması öncelikli olarak Amerika’da sonra Birleşmiş Milletlerde böyle bir yalan üzerine inşa edilmiştir. Köleliğin yeni biçimi ön plana çıkarıldı. Hür(!) Köleler… Sabit değil mobil köleler... Kişilere ait değil sisteme ait köleler…Yani işçiler.
Öyle bir senaryo var ki kimse köleliğin kaldırılmasına itiraz etmiyor; edemez de. Çünkü değişiklik öyle geliyor ki yapılmak istenenin doğru oluşu ve insanlar arasında kabul görüşü yapılan işin arkasındaki asıl niyeti anlaşılmasına mani oluyor. Yenisinin eskisinden daha kötü olacağını bilseler de söyleyemiyorlar. Çünkü rüzgar artık diğer taraftan esiyor. Değişen birçok şey var ve en büyük değişen ise tek efendili kölelik sisteminin çok efendili kölelik sistemine dönüşmesi.
Kölelerin asla reddedemeyecekleri bir teklifle geldi kurnaz ve yalan dünya. Esaretten kurtulup kendi istedikleri gibi yaşayacakları bir dünya vaadinin özlemine vuruldular. Haklılardı… Çalıştığı çitlerin öbür tarafındaki hayata efendisinin izni olmadan adım atamayanlar köleliğin kaldırılmasını nasıl desteklemezlerdi?
Peki durup
dururken kölelikten nemalananların köleliği kaldırmasının sebebi neydi? Sebep
yeni dünya düzeninin gerekliliği idi. Yeni dünya düzeni mekana dayalı
zenginliği uluslar arası zenginliğe dönüştürüyordu ve kölelik yeni dönemin işçi
tipi değildi. Yeni dünya düzeni sanayi biçimi idi. Çalışacak kişiler de bu
sisteme uyumlu olmalıydı. Fakat burada çalışacak kesimin temini ciddi sorundu.
Sanayi brujuvazisi toprak baronlarına her yönüyle alternatif olacak bir yaşam
biçimini getirdi. Yeni sisteme adapte olanlar ve olmayanlar olarak iki bloğa ayrıldı. Her yeni dönemin başlangıcında yaşanan kırılma bu dönemin başlangıcında da yaşandı. Velhasıl Amerika’daki sanayi düzeni, yeni
dönemin en ciddi sorununu köleliği kaldırmakta buldu. Yıllarca uğruna büyük
tehlikeli yolculuklara katlanıp, savaşlar yapıp sonra da üzerinde sefahate
daldıkları kölelik sistemlerini yıkma kararı aldılar. Çünkü yerine gelecek olan
düzen daha hegomonik, daha zengin bir gelecek vaat ediyordu. Ama kölelikten
vazgeçmek gerekiyordu. Gelecek için geçmişten vazgeçtiler. Vazgeçtiler ama bu o
kadar kolay olmadı. Amerika’nın kuzeyi sanayiye dayalı yaşamı savunurken güneyi
eski sistemi savunuyordu. Eski sistem kölelik düzenine bağlı toprak ağalığı idi
ve güney zengin topraklar ve baronlarla doluydu. Kuzey ve güney bu durumda
anlaşamadı. Fakat Amerika’ya yön veren zengin tüccarlar ve para babaları
kararlıydı yeni düzeni yerleştireceklerdi. Ülkenin yarısı buna itiraz etse de
bunu yapacaklardı. Önce Güney’deki toprak sahipleri sürece dahil edilmek
istendi ama onlardan sert bir tepki geldi. Bu sefer Kuzey bölgesi şeytanca bir
plan yaptı ve yaklaşan seçimlerde Abraham Lincoln’ü başkan adayı olarak
çıkarttı. Müthiş bir çatışma vardı. Lincoln köleliği kaldırma vaadiyle seçim
çalışmalarına başladı. Bu vaat artık aleni olmuştu. Cin lambadan çıkmıştı artık
bir daha da geri dönüşü olmayacaktı. Duyan tüm köleler yeni dünya düzenine can
atmaya başladı. Güneyli efendilerine karşı gelmeye bile başlamışlardı. Lincoln
seçimi zaferle noktaladı. Artık güneyli zenginler çok ciddi sorunla karşı
karşıyaydı. Yeni sistem tüm legalliği de eline alarak geliyordu. Devlet, gücünü
yeni düzen sahiplerinden alıyordu. Yeni düzen sahiplerinin düzenlerinin
garantörü de artık devletti. Amerika’daki iç savaş aslında yeni dünya düzeninin
tesisinin savaşıydı. Jafferson Davis, Lincoln’ün Güney üzerindeki aşırı
ısrarını görür ve kongrede bir konuşma yapar eleştirilerini sıralar ve
kongreden kopar. Temsilci gönderir Lincoln ile görüşebilmek için ama Lincoln
temsilciyle görüşmeyi de reddeder. Artık
görüşme yoktur, anlaşma yoktur. Güneyden 11 tane eyalet Amerika’dan bağımsız
olduklarını ilan ederek federatif bir yapı kurar. Adına “Amerika Konfederatif
Devleti” ismini verir. Başkanlığa da güneyli Jafferson Davis’i getirirler. Jafferson
Davis Güneyli çiftlik sahibi zengin bir adamın oğluydu. 1848 yılında Meksika
ile yapılan savaştaki başarısından dolayı “milli kahraman” ilan edilir. Aynı
dönemde Lincoln ise “savaş karşıtı” olarak boy gösterir ve savaşa gitmez.
Jafferson Davis 1853 yılında Başkan Franklin Pierce tarafından Savaş Bakanlığı’na getirilir. Yani Jafferson
Davis boş bir adam değildir. Kaçınılmaz olan savaş başladı. Bazı eyaletler
birlikten ayrıldı. Güney zayıflasa da direndi. Hükümet bu direnç karşısında
zorlandı. Lincoln gönüllü asker çağrısında bulundu. Kayıpların çokluğu
nedeniyle 1863’de New York’ta sesler yükselmeye başlayınca Meşhur Gettysburg konuşmasını yaptı.
...Burada bundan böyle kendini esas adaması gerekenler hayatta kalmış
olanlardır. Bu bitmemiş görevi, bu cesur insanların bu kadar ilerlettiği
noktadan alıp daha ileriye taşımalıyız. Biz hayatta kalanlar, işte bu görevi
sırtlanıp, burada hayatını vermiş olanların fedakarlığından aldığımız
kuvvetle daha çok ilerlemek zorundayız ki bu insanların bir hiç uğruna
ölmediğini ispatlayalım. Tanrı'nın şahitliğindeki bu ülkenin yeni bir
özgürlük doğuşu yaşamasını sağlayalım ve halkın, halk tarafından halk
için yönetimi olduğu bu devlet yeryüzünden silinmesin.
|
Ve güneyliler kaybettiler... Jafferson, yardımcısının
teslim olup ihanet etmesi sonucu yakalandı.
Prangaya vuruldu fakat halk eski kahramanlarının bu durumuna tepki
gösterdi. Sonuçta adam hem kahramandı hem de eski Savaş Bakanıydı. 1867’de
serbet bırakılır fakat vatandaşlığı elinden alınır. İhanetle suçlanır. “İhanet
etmedim” diyerek geri adım atmaz. Ölünceye kadar vatandaşlık hakkından feragat
eder, istemez. 1889’da ölür. Bir dönem kendini ölüme atmaktan korkmayan
Jafferson, bir dönemin sonunda hain ilan edilir. Bir dönem önce savaşa
katılmaktan kaçan Lincoln bir dönemin sonunda kahraman ilan edilir. Yeni bir
dünya kuruluyordu ve yeni dünya kendi kahramanlarını ve hainlerini ortaya
koyuyordu. “Bundan sonra böyle biline!” dercesine… Yeni dünya sistemi Yahudi
sermayedarlarının işiydi. Lincoln’de bir Yahudiydi
nihayetinde. Lincoln yeni dünya düzeninin görünümü olmanın bedelini ağır ödedi.
Lincoln Güneyliler tarafından 1865 yılında öldürülür. Ölümü bile şüphelerle
doludur. Dengeleri değiştiren her adamı tehdit eden ihtimal "öldürülmek" onu en keyifli anında buldu. Tiyatro'da özel locasında oyun izlerken öldürüldü; kafasına sıkılan bir kurşunla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder